27 Şubat 2017 Pazartesi

Neden Yazamıyorum?


Bir süredir yazamıyorum yine, oysa kendime sözüm vardı bu sene bu bloğumu da ihmal etmeyeceğim diye... Bu bloğumda değinmek istediğim o kadar çok konum var ki üstelik, ama öncesinde neden yazamadığımdan bahsetmek istiyorum bugün...

İnsan galiba mutluluğa duyduğu ihtiyaç kadar hüzüne de ihtiyaç duyuyor ömrü boyunca. Gariptir ki; bunu hissetmiyoruz, hissetmeden içinde buluyoruz kendimizi. Dostuma söylerken bir hafta öncesinde bunları, kendimi hüznümün içerisinde buldum. Yazamadığıma, yazmak istemediğime, içinde bulunduğum duruma, hiçbir şey yapmak istemeyişimin varlığına içerledim ve kapandım içime. Bu durumun varlığı bir süredir ufak ufak devam ediyor derken kocaman oldu içimde. O hüzün içimde dışımda, varlığımda patladı resmen...

İçimde bir hisler var, anlatsam roman olacak dehşetlikte ama bir o kadar da anlatamadığım hisler. Yoruyor, tüketiyor içime doluyor.. Anlatmaya cümleler bulamadığım duruma geliyor ve patlayamadığıma patlıyorum nihayetinde. Boş gibi görünen bu yazıyı neden yazıyorum biliyor musunuz? Dün gece gördüğüm rüyadan sebep... İç sıkıntısıyla geçen bir pazar gününden sonra, gece sıkıntıyla şu lafı söyleyerek uyudum; "Bugün için de yaptığım yazı planlarım dumura uğradı. Yine bir hezeyan yaşadım, yapmak istediklerimi yapamadıklarımla yıkıp hüzne boğularak bir günü daha yitirdim. Artık başarmak, hayallerimi gerçekleştirmek istiyorum. Allahım, bana öyle bir mesaj ver ki ne yapmam gerektiğini artık bileyim ve gerisini düşünmeyeyim!"



Gördüğüm rüya, kabul olan dileğime cevap oldu. Sabah uyandığımda aklımda şu rüya vardı;

Ağaçlarla dolu bir sokakta yürürken, bir araba geldi aldı beni. Arabayı süren kişi, geçmişimde büyük kırgınlığıma sebep olan kişi idi. Beni Bursa'nın sokaklarında gezdiriyordu ama mutlu değil garip hissediyordum. Sadece her gün mutlaka düşünüyor oluşumun eseri olarak karşımda olduğunu da biliyordum. Aklımda ise ona dair hiçbir kırgınlık yoktu. Benim başardığım bomboş bir eser duruyordu, geri döndürülemez bir boşlukla sadece tanışmışlığımız duruyordu bir de aramızda. Birbirimize dair ne sorarsak soralım, ikimiz de sakin ama gariptik birbirimize. Yeni bir başlangıç gibiydi herşey, bize sunulmuş gibi.

Sonra bir durakta indik, arabada benim yanımda oturan annesi de indi ve uzaklaştı gitti. Gidişini izlerken, ayakta oluşumu daha derinden hissettim. Daha dimdiktim... Sonra giden annesinin ardından sohbet ederken ikimiz; sağlığımı konuşup ona yapmak istediklerimi ve başarabildiklerimi felsefik boyutta anlattım. Daha sonra ilerlerken böyle, annemi gördüm ilerideki ağaçların içerisinde. El sallayıp çağırdı beni yanına; yanımda olmasının sebebini ve bir şeylere yeniden başlayıp başlamadığımızı sordu;

"Hayır, sadece sohbet ediyorduk ve geçmişe dair bir şey yok aklımda da. Yine ilk baştaki gibi iyiyiz." dedim.
Annem, "Hayır, gidip ikinizin görüşemeyeceğini ve görüşse idik bu zamana dek kırgınlıkların üst üste gelmişliğine aldırmadan senin onu veya onun seni arayacağından bahsedip buradan gitmesini isteyeceksin." dedi.
Anneme; "Neden?" dedim. 
"Bir kez nedenini gördün, zorlama. Korkularına, hüzünlerine ve silik de olsa kalmış duygularına yol ver artık. Dik durabiliyorsun, daha da dik olabilmek için sen yoluna bakmaya devam et yeniden." dedi.
Anneme "Tamam." deyip, yanına gittim tekrar. 
"Görüşmememiz gerek, olmuyorsa zorlamayacağıma söz verdim kendime ve anneme. Hüzünlerimi de, silik de olsa duygularımı da atacağım, düşünmeyeceğim ve bu her ikisi de sensin. Buradan gideceksin ve yeniden başlayacağım." dedim. Kafa salladı gülümseyerek ve konuşmadan gitti, ardına dahi bakmadı. Giderken silikleşti ve yok oldu... O da gittikten sonra dimdik ve daha rahat yürüyordum.

Böyle enteresan bir rüyadan sonra bu sabaha uyandım bugün işte...


Bu rüyamın anlamı bana göre şu demekti; Rüyamda annemin göndermemi söyledikleri kişiler, tüm kötü duygularımı, korkularımı, düşünmemem gerekenleri, hüzünlerimi, vazgeçip geri karar vermelerimi ve daha nicesini kapsıyordu. Annem bilinçaltımın benim için belirlediği yol göstericimdi, o araba ise beni yürüme alanıma götüren kararlı davranma aracımdı. Bilinçaltım bana O ve Annesi kılığına giren kişilerle, bilinçaltımda kalmışlıklarından ötürü atmam gereken yüklerdi. Bu rüya bana göre demekti ki; sıkıntıları attıkça iyiye güzele yöneleceğimden yöne hala inancım tammış...

Kararlılığımla belki hüzünlerim mutluluğum hepsi benimle olacak ama onları unutmadan mutluluğu ön planda tutup devam etmem gerek; bunları anladım rüyamdan veya anlamak istedim. Dimdik ayakta kalmamı bunlara bağlamam gerekiyor bence; yılmadan, korkmadan, korksam da bir köşemde iyiliği tutmayı unutmadan...

Ve olmuyor bazen işte; bazen unutamıyor, kenara atamıyorsunuz umutsuzluğunuzu. Dün bende umursamamazlık yapamadım, kenara köşeye bırakamadım. Doya doya yaşamam gerekiyordur belki şimdi de buna ihtiyacım vardır diye, gelmişken de bırakmadım. Saldım kendimi o boşluğun içine. Dolu bir halde olduğunuz ama boş bir yerde hissettiğiniz, çekimine kapılmaktan alıkoyamadığımız bir delik...

Öyle zamanlarda o boşluktan sizi çıkarabilecek birine veya birilerine ihtiyaç duyuyorsunuz, eğer öyle bir dostunuz varsa sımsıkı sarılın. Anlamlı anlamsız içinde bulunduğunuz durumu anlatmak bile o kadar iyi geliyor ki... Her ne olursa olsun böyle boşluklardan kurtulmak için, hayatınızdaki nimetlere sımsıkı tutunmaya devam edelim. Dostumun, dostlarımın, ailemin ve şu hayatta nimet diyebileceğim her şeyimin varlığına yine çok şükür... 

İçimdeki kötü hislerin varlığı tamamen geçmedi, ama yeniden başa çıkabilme gücümü toparlıyorum en azından... 

Sevgilerimle...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder